27 Mayıs 2017 Cumartesi

Osmanlı tahtına kimler, hangi usûllere göre geçmişlerdir?

Osmanlı Devleti'nde her yeni Padişahın saltanata gelişine genel olarak "tahta çıkmak" anlamında "cülûs etmek" denilirdi. Osmanlı Devleti'nde de başlangıçtan itibaren Fatih Sultan Mehmed'in saltanatına kadar geçen kuruluş döneminde "cülûs" olgusu bir sisteme bağlı olarak devam etmemiştir.1 

Bu tarihten sonra On yedinci yüzyılın ilk çeyreğine, Sultan I. Ahmed'e kadar Batı'da "primo genitur" olarak adlandırılan, bizde "ekber evlâd" (en büyük erkek evlâd)'ın tahta çıkarılması sistemi geçerli oldu.

Sultan I. Ahmed'in ölümünde Kubbealtı'nda toplanan Meşveret Meclisi'nde Sadâret Kaymakamı, Şeyhülislâm ve diğer ileri gelenler kardeşi Şehzâde Mustafa'yı tahta geçirdiler.2 

Ve bu toplantıda o tarihe kadar uygulanan "Ekber Evlâd" sistemi bırakılarak, Batı'da "Seniorat Sistemi"nde olduğu gibi, "Ekber ü Erşed" (hanedanın en yaşlı erkek üyesi) yeni padişah olarak tahta geçirildi. 

Dolayısıyla bu Meşveret Meclisi'nde saltanatın kime ve nasıl geçeceği hususu da bir kurala bağlanarak yeniden düzenlenmiştir. Meşveret Meclisi'nden çıkan bu kararın daha sonra değiştirilmemiş olması da Osmanlı Devleti'nin hukuka olan saygısını kanıtlıyor.

1. Örneğin Osman Gazi, Ertuğrul Bey'in ölümünden sonra aşiret önderlerinin ve âhiler tarafından; Orhan Bey babasının vasiyeti üzerine âhi topluluğu tarafından; kendisi de âhi reisi olan Murad yine âhiler tarafından, Yıldırım Bâyezid Kosova Savaşı'nda babasının şehid oluşundan sonra orada hazır bulunan ümera tarafından; Çelebi Mehmed Ankara Savaşı'ndan sonra yapılan uzun mücadeleler sonrasında Edirne'de kendi hükümdarlığını ilan ederek; oğlu II. Murad ise babasının vasiyeti, ancak erkân ve yeniçerilerin kabulüyle tahta geçmişlerdir.
2. Sultan I. Ahmed'in ölümünde (1617) çocukları çok küçük olduğundan, Meşveret Meclisi kardeşi Şehzâde Mustafa'yı tahta geçirdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder